Toplumumuzun Entellektüel Enerjisi
Genelde bizim toplumumuzun entellektüel anlamda diri olduğu vakitler ülke genelinde yapılan siyasi seçimler, süper ligin heyecanlı müsabakaları, benliğinde derin izler bırakmış olan tarihi olayların anılmasına yönelik törensel programların yanı sıra birde yazılı ve görsel basında yer alan total anlamda bir farkındalık oluşturmak amacı ile yer alan sosyolojik olarak dramatize edilmiş haberlerin ortaya çıktığı vakitlerdir.
Peki nedir Entellektüel enerji?
“Entellektüel” benim algıladığım şekliyle söyleyecek olursam eğer “Zihinsel Güç” yani problemleri anlama ve sorunlar üzerinde konuşabilmek, muhakemelerde bulunmak için zihinsel bir uyanıklık yada çözüme kavuşturmak için problemlere hücum etme şevki olarak anlıyorum. Bireylerin zihinsel enerjilerini harcadıkları bir mesai alanı her zaman vardır. Fakat bu zihinsel gücü ne şekilde ve doğrultuda kanalize edeceği yönünde ki karar ve cesareti elde edebileceği mahsulün değerini artırabilecek etkiler arasındadır.
Peki Toplumların Entellektüel enerjisi olabilir mi?
Yazıma başlık olması hasebiyle elbette ki toplumlarında tarihi ve kültürel bir anlatı deposuna sahip kuvvetli bir belleği ve düşünebilen canlı bir mekanizmaya sahip olduğu sosyal bilimciler tarafından kodlanmış bir gerçektir. Genelde bir toplumun düşünebilen bir yapısının olabilmesinin nedeni bir üst anlatı modeli olarak içerisinde yaşadığı fertlerin her birini gelenek kültür tarih gibi parametreler ışığında toplumsallaştırmasıdır. Toplumlar düşünür bu kaçınılmaz bir gerçektir. Toplum makro düzeyde biyolojik ve fizyolojik olarak insan denilen varlığın ifadesidir.
Bizim toplumumuzun entellektüel enerjisini kanalize ediş biçimi kendinden müstakil olmayıp Cumhuriyet sonrası aşırı bir medyatik baskının neticesinde sindirilmeye çalışılan yada maniple edilen bir yapı arz ediyor. Ülke gündeminin aşırı derece politize edildiği gerçeğini görmemek aptallık olur. Ülkemizde siyasi bir üslup ve rehberliğin olmadığı yada siyasi anlamda tedaviye maruz kalmayan olgu yada olaylar sayısı oldukça azdır. Bizim ülkemizin entellektüel enerjisini tükettiği tek alan siyasettir. Medyası ve siyasi aktörleride bu değirmenin çarkında öğütülmeye mahrum bırakılmıştır. Sosyal paylaşım siteleri adeta siyasal partilerin propaganda zemini olmuş, medya siyaset programları yapmayı sitayişle kendine görev bilmiştir.
Türkiye tarihi itibariyle köklü bir mazinin atiye uzanan bakiyesi hatta hikayesi olması bakımından bölgesel bir güç olma özelliğini hem stratejik olarak elinde bulunduruyor hemde tarihi ve kültürel düşünselliğini kullanabilme kabiliyeti olan bir ülkedir. Fakat akşamdan sabaha şablon değişiklikleri, siyasi gündem, ve alelade magazinel sapkınlık, toplumsal yaşantımızda değerli olan ne varsa unutturmak konusunda teyakkuzda olan yapılanmalar var.
Hocam biz toplum olarak değil fakat biliminsanlarımız tarafından yetersiz bir toplumumuz. İşin entellektüel boyutu bir yana, siyasal yanı bir yana. Asıl görmemiz gereken şey Fikirlerin açığa çıkacağı, fikirlerin hayat bulacağı, üretileceği bir toplum kurmak. Siyasiler konuşmaktan başka birşey bilmezler, çok birşeyi de düzelttikleri yoktur. Yani ülkeye yarardan çok zararları olduğu kanısındayım. Bugün Bizim gördüğümüzü görebilen bir iktidar olsaydı, nitekim çok kısa bir zamanda ülke süper güçler listesine adını yazdırmış olurdu. Bazı çevrelerinde dediği gibi “yöneticiler toplumlarının yansımasıdır”. Daha çook birikime ihtiyacımız var. Tarihsel anlamda ders alamayan bir milletiz. Tecrübelerimizden yararlanamayan bir milletiz. Varsa yoksa işin herdaim kolayına kaçmak. yazınız için teşekkürler